27 Aralik 2006 tarihli konular

ŞART OLSUN" DEMEKLE NİKÂHA ZARAR GELİR Mİ?

  • NaTuraL

"Şart olsun" denmekle karısının boşanmış olması kastedilirse, "şart olsun ki, şu işi yapmayacağım" dediği iş yapması halinde karısı bir talâkla boş olur. Karısının talâkını bağladığı böyle bir işi yapmak istemesi halinde karısını bir bâin talala boşar; bu arada o işi yapar, tekrar bir nikâh kıydırarak iki talâk hakkıyla hayatlarına devam ederler. Artık o işi de sürekli yapabilir. Ancak iyi bir müslümana düşen, talâkı olur olmaz her yerde söz konusu etmemek ve hafife almamaktır. "Şart olsun" sözüyle talâk kastedilmemişse hiçbir şey gerekmez.

ŞARTA BAĞLI BOŞANMADA ÇÂRE (HÎLE)

  • NaTuraL

Babam, eğer şu işi yaparsam üçten dokuza şart o1sun, diye bir ifade sarfetmiş. Sonra da pişman olmuş ve o işi yapması gereği ortaya çıkmış. Boşama olmadan o işi yapabilmesi için ne yapmamız gerekir?

Karısına, "Şöyle yaparsam (ya da yaparsan) üçten dokuza şart olsun" demek, çirkin bir bid'at olmakla beraber, karısının boşanmasını bir şarta bağlamak ve o işi yapmayacağına da yemin etmek demektir. Misallendirirsek; bir erkek karısına:

"Eğer bugün işe gidersem (üçten dokuza) şart olsun" demişse , hem işe gitmemeye yemin etmiş, hem de karısının boşanmasını, işe gitmesine bağlamış olur: Artık işe giderse karısı, "üçten dokuza" demişse üç talakla, sadece şart olsun demiş ve üçe niyet etmemişse bir talakla boş olmuş olur.Bu çirkin durumdan ve sonuçlarından kurtulmak için, böyle bir şart koşanlara Hanefî fıkhında şöyle bir çâre (hile) tavsiye edilir:

SEVICILIK

  • NaTuraL

Bu "sevicilik" ya da "lezbiyenlik" denen bir cinsel sapma ve hastalık belirtisidir ve kesinlikle haram ve çirkin bir davranıştır. Açık saçıklık, ciltler temas edecek şekilde kadın kadına oynama, bir başka kadınla aynı yatakta yatma, erkeğinden, tatmin görmeme, ya da herhangi bir sebeple tiksinme, çeşitli yatılı kız okullarında, hem cinsleri ile İslamın yasakladığı sıkı fıkı ilişkilerde bulunma, haram-helâl tanımayanların her aklına eseni deneme merakı, bu hastalığın başlıca sebeblerindendir. Erkeklerin homoseksüellik hastalığına yakalanıp kadınları terketmeleri, hattâ birden çok kadınla evlenme yasağı bulunan ülkelerde, kadının istediği erkeğe, evli olması dolayısı ile, varamaması da bu hastalıkta etkilidir: Nitekim Lût kavmi erkekleri "homoseksüel" oldukları için kadınları da "sevici" ve "lezbiyen" olmuşlardır. Her iki cinsin bu sapkınlığı ise, başlarına o bilinen belânın gelmesine sebep olmuştur. Bir yönüyle de mümkün değildir. Çünkü bu sapkınlığa düşen bir kadın, ruhuyla normal değildir. (Bk. A. Rıza Demircan; islâm'da Cinsel Hayat N/36 vd.; Geniş bilgi için bk. Zuhaylî VI/24)

SİNN-İ BÜLUĞ(ERGİNLİK YAŞI)

  • NaTuraL

Erginlik yaşı. Erkek veya kız çocuğu erginlik çağı ile çocukluktan çıkıp gençlik çağına ayak basmış olur.

Erginlik, çocukta fizikî bazı belirtilerin ortaya çıkması ile kendini gösterir. Erkek çocuğun ihtilam olması, kız çocuğunun ay başı hali veya gebe kalması gibi halleri bu belirtilerdendir. Buna "tabiî büluğ" denir. Ergin erkeğe "bâliğ", kadına "bâliğa" denir.

Fizyolojik belirtilerde gecikme olursa, erginlik, takdir yoluyla belirlenir. İslâm hukukçularının çoğunluğuna göre erginlik çağının başlangıcı, erkek çocuklarda 12, kız çocuklarında 9 yaş; sonu ise, her iki cins için 15 yaştır.

SİNN-İ İYÂS(KADIN İÇİN HAYIZDAN KESİLME DEVRESİ)

  • NaTuraL

Kadın için çocuk doğurmaktan ve hayızdan kesilme devresi, İyâs kelimesi, ümidi kesilmek, ümidsiz olmak manâsına "E-ye-se" kökündendir.

İyâs yaşına gelmiş kadına âyise* denir. İyâs yaşına gelmiş bir kadından gelen kan istihaza (hastalık) kanı sayılır. Böyle bir kadın, ibadetlerini özür sahibi kimseler gibi yapar.

İyâs yaşı konusunda İslâm hukukçuları arasında görüş farklılıkları vardır. Buna göre:

Hanefilerden bir kısmı elli yaşı sinni iyâs kabul ederler. Bu, Hz. Aişe (r.anhâ) nın mezhebidir. Bazı Hanefi alimleri bu yaşı elli beşile sınırlamışlardır. Buhara, Harzem ve Merv uleması bununla fetva vermişlerdir.

SPIRAL VE ÂDET DÜZENSIZLIĞI

  • NaTuraL

Âdetlerimde düzensizlık var. Altı ay önce spiral taktırdım. On gün âdet dönemimden sonra bir gün temiz oluyorum, ikinci gün tekrar bozuluyor. Temiz olduğum günlerde bile leke görüyorum. Doktorlara gittiğim halde netice alamadım. Bu süre içerisinde ibadetlerimi yapabilmem için her leke gördükçe gusül abdesti almam mı gerekir? Buna spiral sebep olmuş ise hüküm değişir mi?

Önce bu durum, spiralın fıtrata zıt ve zıtlığı oranında mahzurlu bir uygulama olduğunu göstermesi açısından önemli. Hanefi mezhebinde âdetin en çoğu on gün olduğu için, on günün bitiminde yıkandıktan sonra; temizlik süreniz içerisinde göreceğiniz lekelerden dolayı sadece abdest almamız gerekir. Bu lekelerin çok olması da bir şey değiştirmez. Temizlik süresinin en azı da onbeş gün olduğuna göre, onbeş gün böyle devam eder, on gün âdetinizin yeri belli değilse, ondan sonra göreceğiniz her lekede kendinizi âdetli sayar, ona göre davranırsınız. Buna spiralın sebep olması bir şey değiştirmez.

SPIRALLER

  • NaTuraL

Tibbî açıdan Spiral:

Spiral çeşitli sekillerde olabilen ve uterus içerisine yerleştirilerek gebeliği önleyen bir âlettir. Spiralle gebelikten korunma %97-98'dir. Yüzde 2 veya 3 hanım, spirale rağmen gebe kalabilir.

Spiralın koruma mekânizması:

1- Rahim içerisinde aseptik (mikropsuz) bir iltihap ortamı meydana gelir.

a) Iltihap içerisindeki lökosit (akyuvarlar spermleri yiyerek gebeliğe mani olur.

b) Rahimin endometrium dokusundaki iltihabî hadise nedeniyle, döllenmiş yumurta rahim içerisine yerleşemez.

2- Uterus içerisinde bulunan yabancı cisim, uterusta reaksiyona sebeb olur. Uterusun kontraksiyonu artar. Dolayısıyla döllenmiş yumurta, yine uteruis içerisine yerleşemez.

Sevgiyi zehirlemek

  • arif

Sevgiyi "sebil" etmekle, "zibil" etmek arasında fark var. Sevgiyi sebil etmek, onun, harcandıkça çoğalan ilahi bir sermaye olduğunu fark etmekten geçer. Sebil "yol" demektir. Su, kim olduğuna bakılmaksızın, yol üzerinde, yolcuya sunulduğu zaman "sebil" olur. Sebil olan sevgi, "yol" olur. İki menzili birbirine bağlar. Yolcuyu menziline eriştirir. Aşıkla maşuku buluşturur. Canla cananı birbirine kavuşturur.

Sevgiyi zibil etmek, sevginin içini karartmak, yüzünü kızartmaktır. Sevgi, kararınca "sevda"ya dönüşür. Sevda, "kara" demektir. Sevginin değerini bilmeyip hovardaca saçıp savuranlar, sevgiyi "sevda"ya, hatta "kara sevda"ya dönüştürürler. "Kara sevda", zifiri sevgi olmuş olur.

Velilerin Yolu

  • arif

Uzun yıllardan beri veli, fakih, müfessir, muhaddis, mutasavvıf, mücahid çok sayıda gerçek İslâm büyüğünün hayat hikâyelerini, menkibelerini, okudum. Onların hepsinde de şu sıfatları, hasletleri, özellikleri gördüm. Bunları sıralıyorum:

Birincisi: Onların hepsi de sahih (doğru) inanç bilgilerine sahiptir. Akidelerinde hiçbir bid’at yoktur.

İkincisi: Onların hepsi de beş vakit namazı dosdoğru bir şekilde kılmışlardır.

Üçüncüsü: Hepsi de Allah’a ibadet ve kulluk etmeyi yaratılışlarının ana gaye ve hikmeti olarak bilmişler ve âbid kullar olmuşlardır.

KADININ DIŞARI ÇIKABİLECEĞİ DURUMLAR:

  • arif

Ulema şu yedi yere kadınların çıkması hususunda cevaz vermişler, kendilerine gitmeleri haram olan (çalgılı, kadın-erkek karışık düğünler gibi) yerlere gitmelerine kocaları izin verdiği takdirde her ikisinin de günahkar olacağını beyan etmişlerdir;

1-Kadının hasta ebeveynlerini ziyareti,
2-Onlardan birini taziye etmek için çıkması,
3-Mahrem olan akrabalarını taziye ve ziyaretleri,
4-Kadının doktor, ebe veya ölü yıkayıcısı olması halinde,
5-Başkasında hakkı olup çıkmadan alamaması halinde,
6-Erkek bir mahremiyle farz olan hacca gitmesinde,

ÇAĞDAŞ CARİYE PAZARLARI VE TEBERRÜCÜ CAHİLİYYE

  • arif

Yeryüzünde insanoğlunun hayatı üzerinde etkili ve yetkili olan beşeri ideolojiler, sahte ilahların insanlığa ihanetlerinin belgeleridir. Beşeri ideolojilerin ortak karakterlerinden birisi de, insanoğluna eşya muamelesi yapmalarıdır.

Bakınız beşeri ideolojilerin lügatında kadın; alınıp satılan bir şöhret ve şehvet eşyasıdır. Bu konuda Fransız Senatörlerinden M. Ferdinad Dreyfus şöyle diyor: “Zamanımızda kadınların, mukabilinde derilerini satmaları, yani bir kelime ile fahişelik; alelade sanatlardan değildir. Bu iş ferdin çerçevesini çoktan aşmıştır. İyi bir organizasyonla, bu sahada, üstün bir mali güce sahip olmak işten bile değildir. Bu sebeple bahis mevzuu faaliyetleri bütün sanayi ve ticaret işletmelerinden saymak, onları bu gurupta mütalaa etmek lazımdır. Yani bu husus mutlaka organize edilmesi icabeden zaruri bir endüstridir. Maddesini tedarik etmek ayrı bir mevzuu.. Bu ham maddeyi işleyerek pazarlara ulaştırmak da başka bir sanat ve ihtisas işi.. Bu sahanın talipleri vardır. Muayyen metodlarla çalışan pazarları mevcuttur. Ham madde, yaşları ilerlemiş gençlerle kızlardır. Bu elemanlar, bahsettiğiniz ticari faaliyetlerin ithal ve ihraç mallarını teşkil etmektedir. Hele kızların yaşı on civarında olursa... Müşterinin arayıp da bulamadığı maden...“ [1] Bu cümleler, beşeri ideolojilerin kadına karşı olan bakış açılarının birer özetidirler. Şunu bilelim ki; kadına ihanet edip onu pazarlarda alınıp satılan bir şehvet ve şöhret eşyası haline getirmek, beşer kaynaklı her ideolojinin ilk ve son planının değişmez ana hedefidir.