25 Aralik 2006 tarihli konular

22.Kabir Ziyareti, Ölüye Dua ve Bununla İlgili Hükümler

  • katip

Umumi olarak kabirlerin ziyareti, ölümü hatırlamak ve ibret almak için müstehabdır. Salihlerin kabirlerini ziyaret etmek ise ibret almakla beraber teberrük için müstehabdır.
Hz. Peygamber (s.a) önce kabirleri ziyaret etmeyi yasakladı, sonra izin verdi.107

Hz. Ali, Hz. Peygamberin şöyle buyurduğunu rivayet eder:
Sizi kabirleri ziyaret etmekten menetmiştim. Artık kabirleri ziyaret ediniz. Çünkü kabirler size âhireti hatırlatırlar. Fakat fahiş (çirkin) konuşmayın!108

Hz. Peygamber (s.a) beraberinde bin silahlı asker olduğu halde annesinin kabrini ziyaret etti. O günden daha fazla ağladığı görülmedi. Annesinin kabrini ziyaret ettiği gün şöyle dedi: 'Bana ziyaret hususunda izin verildi. Fakat mağfiret dilemek için izin verilmedi'.109 Bunu daha önce zikretmiştik.

Genel Olarak Âdet

  • imdat sezer

(Bu başlık altında âdetle ilgili meseleleri bir problemi çözer biçimde, oldukça karmaşık olarak anlatmak zorunda olduğumuzdan, konunun sonuna âdeti kısa ve öz olarak anlatan bir özet ekleyecegiz. Bu konuda kısa ve genel bilgi edinmek isteyenler, öncelikle orayı okumalı, orası ile halledemedikleri problemleri çıktığında, burada ilgili bölüme bakmalıdırlar. Aynı şey lohusalık ve hastalık kanı için de söz konusudur.)

1- Âdet görme, yani hayız, kadının özelliklerinden ve onu erkekten ayıran yönlerinden biridir. Âdet, anormal ve çirkin bir olay değil, normal ve kadının fıtratının, yani yaratılışının gereği olan doğal bir olaydır. Âdet görme, kadının sihhatli ve normal olduğunu gösterir.

ÂDET KANININ ÖZELLİKLERİ:

  • imdat sezer

Rengi ve Kokusu

"Ümitsızlık" yaşına varmayanlarda saf beyaz akıntı dışında gelen kırmızı, siyah, hakî, bulanık, saman ya dadişsarısi, hatta yeşil gibi her renk âdet kanı olabilir. Ümitsızlık yaşına varanlarda ise âdet kanının rengi sadece koyu kırmızı ya da siyahimsidir. Dolayısı ile ellibeş yaşınıgeçenlerden gelen ve bu iki rengin dışında olan her akıntı âdet değil, hastalık kanıdır.

Kanın rengi konusunda, ilk çıktığı ve bezde belirdigi zamana itibar edilir. Çünkü o anda tazedir ve asıl rengindedir. Kuruduktan sonraki rengine itibar edilmez. Çünkü kuruyunca rengi değişebilir.

Âdetin Ölçüsü (En Azı ve En Çoğu)

  • imdat sezer

Âdetin en az süresi üç tam gün, yani yetmiş iki saattır. Ebu Yusuf'a göre iki tam gün ve üçüncü günün de yarıdan çoğu âdetin en azıdır.

Buna göre meselâ pazar günü güneş doğarken bir süre kan görse, arkasından da çarsamba günü şafak sökümüne kadar kan kesilse ve aynı gün güneş doğmadan az önce tekrar kan görse ve güneşin doğumunda kesilse, ya da ikinci doğuşa kadar sürse, bu kan âdet kanıdır. Çünkü yetmiş iki saatlık ölçü (nisab) tamamlanmıştır. Kanın bu ölçünün iki ucunda görülmesi yeterlidir, bu ölçü süresince devam etmesi şart değildir. Arada bir gelmesi, âdet olması için yeterlidir.Yine bu maddeye ve bu örneğe göre kan yetmişıkı saat dolmadan az önce kesilse, arkasından onbeş tam gün temiz kalsa bu kan âdet kanı değildir, çünkü ölçü (nisab) dolmadan normal bir temizlik süresi geçmiştir. Böyle bir temizlik süresinden sonra gelecek kan önceki ile beraber hesaplanamayacaktır.

ÂDET GÜNLERİNDE DEĞİŞME (INTİKAL)

  • imdat sezer

Âdet günlerindeki değişme, yani "intikal", âdet meseleşinin en önemli noktasıni oluştuiur. Dolayısı ile bu konuda özellikle kadınların çok dikkatli olması gerektir.

Bazı kadınların âdet günleri düzenlidir. Her ayın belli gününde başlar ve belli gün kadar sürer. Böyle olan kadınlar için âdet hesapları konusunda bir zorluk yoktur. Böyle bir kadına, âdeti belli, anlamında "mu'tâde" denir.

Ancak yaş ve sağlık durumundaki değişmeler, iklim şartları ve doğum gibi bazı olaylar yüzünden çoğu kadınların âdet günlerinde oynama, artma, ya da eksilme olabilir. Bu olaya "intikal" denir.

KADINLARLA ILGİLİ KANIN VE TEMİZLİĞİN ÇESİTLERİ

  • imdat sezer

a)Kan ve Çeşitleri Kadınlara özgü üç türlü kan vardır:

1. Âdet kanı (hayız),

2. Lohusalık kanı (nifas),

3. Hastalık kanı (istihaza).

Bunların herbiri kendi başlığı altında detaylıca incelenecektir.

Dübürden gelen kan bu üç kanın dışında bir kandır. Dolayısı ile âdet kanı da değildir. Bu durumda cinsel ilişkide bulunmalarında sakınca yoksa da bulunmamaları ve kan kesildiğinde kadının yıkanması (tibben) güzeldir (Müstehap).

Dokuz yaşını doldurmamış kız çocuklarından ve hamilelerden gelen kan da âdet kanı değil, hastalık kanıdır. Birincisini hastalık (istihaza) kanından ayınp "fesat kanı" diyenler de vardır, ama doğru olan hastalık (istihaza) kanı olmasıdır.

ÂDETİNİ ŞAŞIRAN KADININ DURUMU

  • imdat sezer

Âdetinin sayısını ya da zamanını, yani yerini şaşıran kadına, "dâlle", "Mudille" ya da "Mutehayyira" denir ki, sözlük anlamı "şaşıran" ya da "şaşırtan" demektir. Şaşırtması, fetva sorduğu fıkıhçıyı hayrete düşürmesinden ötürüdür.

Her kadının, âdette de Lohusalıkta da, hem âdetli hem de temiz günlerinin yerini de, yani tamamını da, sayısınıda bilmesi bir görevdir. Meselâ her ayın ilk beş günü ya da son beş günü âdetli, kalan yirmibeş günü temiz olması gibi.

Delirmesi, bayılması, bu konudaki tembelliği ya da dinî konulardaki önemsemezligi gibi bir sebeple âdetini unutan ve her nasılsa kendisinden sürekli kan gelmeye başlayan kadının, kendine geldiği anda meseleyi araştırması gerekir; eğer âdetinin yerini ve süresini büyük ihtimalle bulabilirse ona göre davranması, bulamazsa -ki böyle hem zamanı hem de süreyi şaşırmaya genel şaşırma denir- hükümlerde ihtiyatli olanla amel etmesi gerekir.

ADET HALİNDE OLAN BİR KADIN ARAFAT VAKFESİNİ YAPABİLİR Mİ?

  • imdat sezer

Adet halinde olan bir kadın Arafat vakfesini yapabilir, Müzdelifede durup dua edebilir ve Mina'da Cemrelere taşlarını atabilir. Bu husus için hiç bir sakınca yoktur. Yalnız Mescidü'l-Haram ve başka camilere giremez. Dolayısıyla Kabe'yi de tavaf etmesi haramdır. Şafii mezhebinde yapılan tavaf sahih değildir. Hanefi mezhebine göre de sahih ise de tahrimen mekruhtur. Ceza olarak bir deve kesmek de icab eder. Eskiden Safa ile Merve, Mescidü'l-Haram'ın dışında oldukları için adet halinde olan kadın sa'y edebilirdi. Şimdi ise Safa ile Merve, Mescidü'l-Haram'ın müştemil

ÂDETLE İLGİLİ NADİR KONULAR

  • imdat sezer

Çocuk emzirmekte olan kadının, iddet beklemesi halinde âdet görmedikçe iddeti bitmiş olmaz. Böyle olan kadın ilaç alır ve âdet günlerinde bir sarılık görülse bu âdet kanıdır, onunla iddeti sona ermiş olabilir.

Bekâr kızın sadece âdet gördüğü günlerde, bekârlığı bozulmuş olan kadının ise her zaman fercinin ağzına pamuk koyması (tampon uygulaması) güzel bir davranış (müstehap)'tır. (Yalnız pamuğu iç ferce kadar sokmak dinen de, tıbben de sakıncalıdır).

Bekârlığı bozulanın âdet günlerinde kullanması sünnet, temiz günleride kullanması ise müstehaptır diyenler de vardır. Çünkü o, bakire kadar kendisinden emin değildir. Böyle davranmakla özellikle namaz için ihtiyatlı davranmış olur.

ÂDETLİ İLE SEVİŞME

  • imdat sezer

Hanımı âdetli iken erkek onunla sevişip kendini tatmin edebilir mi? Bunun günahı var mıdır?

Âdetli karısının dizkapağı-göbek arasına dokunmadıktan sonra, onunla her türlü cinsel oynaşma yapabilir. Karısının eliyle, ya da vücudunun başka yerleriyle tatmin olabilir ve diz kapağı - göbek arasından da örtü varken yararlanabilir. Bunda hiç bir sakınca olmadığı gibi, hem kendini boşaltıp haramdan koruduğu, hem de âdetli iken bir bakıma hasta olan ve yalnızlık hissedebilmesi muhtemel bulunan eşiyle ilgilendigi için bu sevap ve yapılması gereken bir davranıştır.

ÂDETLİ KARISI İLE CİNSEL İLİŞKİDE BULUNANIN NE YAPMASI GEREKIR?

  • imdat sezer

Önce bunun sağlık açısından, sakıncalı, tıbben mahzurlu, tiksinti ve her iki taraf için de eziyet verici bir iş olduğunu söylemeliyiz.

"Sana hayızlı ile cimayı soruyorlar. De ki, bu (her iki tarafâ da) eziyet verici bir şeydîr. Onlar âdetli iken onlardan ayrılın ve temizleninceye kadar onlara yaklaşmayın. Iyice temizlendiklerinde Allah'ın size emrettiği yerden onlara gidin. Allah çok tevbe edenleri ve tertemiz'olanları sever." (K. B akara 222)Görüldüğü gibi âdetli karısı ile cinsel ilişkiyi Allah yasaklamıştır ve bu yasağın haram kılma anlamına geldiği söylenmiştir. Her şeye rağmen şeytana uyar ve bu çirkin haramı işlerse, ikisi de isteyerek yapmışsa ikisi de günah işlemiş olur. Ikisinin de pişmanlık duyup tevbe etmesi ve istigfar etmesi gerekir. Hz. Ebûbekir Efendimize birisi bunu sormuş ve: "Istigfar et (bağışlanma dile) ve bir daha da yapma" cevabını almıştır. Biri istemeden diğeri onu zorlayarak yapmışlarsa, sadece zorlayan günahkâr olur. Işin fetvâ açısından hükmü budur. Ancak bir veya yarım dinar (bir dînar, yaklaşık 4.5 gr. altın demektir) sadaka vermesi müstehap (hoş ve daha temizleyici) bir davranış olur. Bunun açıklaması da hadis-i şeriflerden alınarak şöyle yapılır: Bu günah, âdetin ilk günlerinde yapılmışsa bir dînâr, sonlarında ise yarım dînâr verilir. Ya da kan siyah devresinde ise bir, sarı devresinde ise yarım dînâr verilir. Bu da diğeri ile aynı kapıya çıkar.(Mavsili, el-Ihtiyâr I/28.)

ÂDETTE DÜZENSİZLİK

  • imdat sezer

Âdetim her ay değişik sayıda oluyor. Ortalamasını mı almak gerekir. Ayrıca son günlerde gelen bulanık akıntıyı da âdetten mi hesaplamalıyız?

Âdet günleri bir seferle sabitleşmiş, iki ay peş peşe aynı sayıda gelmekle düzgün âdet halini almış olur. Dolayısıyla her ay 6,7,8 gibi sayılarda değişen ve iki ay peş peşe aynı sayıda olmayan âdet düzenli değildir ve on günü geçmedikçe, kaç gün gelmişse, hepsi âdettir. Akıntı tam saflaşıncaya kadar gelen bulanıklık da âdetten sayılır.

ÂDETLİ İLE İLGİLİ HÜKÜMLER

  • imdat sezer

Âdetli ile Lohusa, birçok yönden birbirine benzedikleri için, ilgili hükümlerin çoğu da birbirinin aynıdır. Meselâ âdetliyi ilgilendiren oniki hükümden sekizi aynı zamanda lohusayı da ilgilendirir. Bir diğer deyişle şimdi sayacağımız bu sekiz hükümde her ikisi de ortaktır.

Hem Âdetliyi Hem de Lohusayı Ilgilendirenler

l. Namaz:

Âdetlinin ve lohusanın namaz kılmaları ve secde yapmaları haramdır.

Namaz ister farz, ister vacip, ister sünnet, ister nafile ve isterse geçmiş bir namazın kazası olsun. Secde de ister Kur'ân-ı Kerîm'deki secde âyetlerinin okunması ve dinlenmesiyle yapılacak olan tilâvet (okuma) secdesi olsun,isterse şükür secdesi olsun. Dolayısıyla âdetlinın ve lohusanın, her nasılsa, okudukları ya da duydukları secde âyetinden ötürü secde yapmaları gerekmez. Çünkü kendilerinde bunun için gerekli olan ehliyet yoktur.

AKRABA İLE EVLENMENİN DİNEN HERHANGİ BİR SAKINCASI VAR MIDIR?

  • imdat sezer

Dinen mahrem olup kendileriyle evlenmek haram olanlar üç nevidir:

1-Nesep sebebiyle haram olanlar: Bunlar da yedi sınıfdır. Anneler,Kızlar,Kızkardeşler,Halalar,Teyzeler,Erkek kardeşin kızı ve Kızkardeşidir.

2-Süt sebebiyle haram olanlar: Neseb sebebiyle haram olanlar, süt sebebiylede haramdırlar yani onlar da yedi sınıfdır.

3-Sıhriyet sebebiyle haram olanlar: Kur'an-ı Kerim'de bunlardan dört sınıf dile getiriliyor.

A-Babanın eşi : Üvey anne,

B-Oğlun eşi : Gelin,

C-Eşin annesi : Kayınvalide.

D- Eşin kızı : Kocanın üvey kızı.

Yukarıda zikrettiğimiz kimseler ebedi olrak haramdırlar.Ayrıca geçici olarak haram olanlar da vardır. Kur'an-ı Kerim bunlardan üç sınıf dile getirmiştir:

AMCA-DAYI HANIMLARI VE KAYINVALİDENİN MAHREMLİĞİ

  • imdat sezer

1. Eşimin amca ve dayı hanımları ve kızları, hala ve teyze karşısında tutumu ne olmalı? Hangi ölçülerde oturup yiyip-içebilir?

2. Kayınvalidenin damadına göre tesettürü nasıl olmalı?

l. Eşiniz de beraber oturduğu diğerleri de kadın olduğuna göre kadının müslüman kadına göre avreti olan göbekle diz kapağı arası kapalı olduktan sonra beraber oturmalarında bir mahzur yok. oturmanın; dedikodu yapmamak, kendi kocaları ile olan ilişkilerini anlatmamak gibi adabı ise, sanırım sorulmuyor.

2. Kayınvalide damada ebediyyen haram olduğu için, onun yanında, saçını, başını, kollarını, böğrünü açarak oturabilir. Ancak kapalı bulunup fitneye açık kapı bırakmaması daha güzel olur.