19 Aralik 2006 tarihli konular

İnsanların aşağılık dünyası

  • arif

İlk ben değilim insanların aşağılık dünyasına serzenişte bulunan... Benden önce niceleri insanlara olabildiğince çok çığlıklar attılar... Atinalı Timon, Hamlet, Kral Lear, Moliere'nin "Adamcıl"ı, Üstadın "Husrev"i bunlardan bildiklerimin bazıları... Kimisi şöyle dedi, kimisi böyle, o da şöyle dedi... Hepsi insanların aşağılık dünyasına üzülüyorlardı; kendilerini ve birbirlerini mahvetmeleri kalplerini acıtıyordu. Aynı zamanda bu insanlar kendilerine de çektiriyorlardı... Ben de bir şeyler söylemek istiyorum insanların aşağılık dünyasına; ister dinlenilsin, ister dinlenilmesin.. Ama ben kendimi dinliyorum ya...

Süfli websiteleri ve cehenneme yolculuk!

  • imdat sezer

“En cok ziyaret ettigin 10 web sitesini yaz senin kim oldugunu diyelim” degildi bu sözün orjinali, iste deccaller devrindeyiz ve bu söz de teknolejiye ayak uydurdu.

Evet.. en cok hangi sitelere ziyaret ediyorsun? Bakmadan edemedigim siteler dediginde, listede hangi icerige sahip siteler var?

Internet ile sanallasan dünyamiz dostluklarimizda yansidi. Artik karsimizda bir beden bir söz yok. Yazilar ve kelimelerle bas basayiz. Girdigimiz web siteleri bizim hayatimiza yön veriyor. Psikolojimizi etkiliyor. Ve en önemliside dostlarimizi belirliyor. Yeni kazandigimiz bir cok dostumuz arkadasimiz en cok ziyaret ettigimiz web sitelerden.

GidaRaporu.COM

  • web

ONUN İÇİNDE NE VAR?
ÇOCUKLARINIZ NE YİYOR?
BİLİYOR MUSUNUZ? Harribo, Marsmellow, Toffe ve marketlerden satın alınan diğer şekerlemeler, çikolatalar, dondurmalar, meyvalı-meyvasız yoğurtlar, pastalar, kekler, sakızlar...

Peki, "BUNLARIN İÇİNDE NE VAR?" diye HİÇ DÜŞÜNDÜNÜZ MÜ?

Maalesef bu ve benzeri gıda maddeleri, ekseriya, DOMUZ ve BENZERİ HAYVANLARIN derilerinden, kemiklerinden, iç yağlarından, kıllarından, maya ve enzimlerinden üretilen katkı maddeleri ihtiva edebilmektedir.

HALBUKİ, DİNİMİZDE BUNLARIN YENMESİ HARAM KILINMIŞTIR.

PEKİ, SİZ ANNE VE BABALAR!...

1.Giriş

  • katip

Her nefsi yaptığıyla, her azayı işlediğiyle murâkabe eden, kalplerin gizli köşelerinde vâki olan hâdiselere muttali olan, kullarının kalbinde kıpırdananı hesaba çeken Allah'a hamdolsun!

O Allah ki O'nun ilminden hareketli ve hareketsiz, yerde ve göklerde olan zerre miktarı birşey kaybolmaz. O Allah ki gizli de olsa, işlerin çoğundan ve azından, açığından ve gizlisinden kulunu hesaba çeker.

O Allah ki ne kadar küçük olarsa olsun kullarının ibadetlerini kabul etmekle onlara lütûfta bulunur. O Allah ki ne kadar çok olursa olsun kullarının günahlarını affetmekle onlara ikramda bulunur. Her nefis hazır ettiğini bilsin, daha önce ve sonra gönderdiğini görsün diye kullarını hesaba çeker.

2.Murâbete'nin Birinci Makamı Olan Müşârete

  • katip

Tüccarların hesap tutmaları, kârın selâmeti içindir. Tüccar ortağından yardım talep eder, ona sermayesini teslim ettikten sonra onunla hesaba oturur. İşte tıpkı bunlar gibi akıl da ahiret yolunda tüccar gibidir. Onun maksadı ve kârı nefsin rezaletten arınmasıdır. Çünkü onun kurtuluşu ancak nefsin arınmasına bağlıdır.
Nefsini temizleyen kurtulmuş, onu alçaltan da ziyana uğramıştır.(Şems/9-10)

Nefsin kurtuluşu ancak salih amellerle mümkündür. Bu ticaret hususunda akıl, nefisten yardım talep eder; zira nefsi, nefsin temizlenmesi hususunda kullanır. Tıpkı tüccarın ortağından ve malında ticaret hizmetkârından yardım talep etmesi ve ortağından, hesap sorması gibi...

3.Murâbete'nin İkinci Makamı Olan Murâkabe

  • katip

İnsan, nefsine nasihat edip, söylediklerimizi ona şart koştuktan sonra geriye, amellere daldığında nefsi murâkabe etmek, koruyucu göz ile onu gözetmek kalır; zira eğer nefis başı boş bırakılırsa azar, ifsâd eder. Bu bakımdan biz önce murâkabenin faziletini, sonra derecelerini zikredelim:

4.Murâkabe'nin Fazileti

  • katip

Cebrâil (a.s), Hz. Peygamber'den İhsân'ın mânâsını sorduğunda, Hz. Peygamber şöyle buyurdu:
İhsan, sanki Allah'ı görüyormuşsun gibi Allah'a kulluk yapmandır!4

Allah'a, sanki görüyormuş gibi kulluk yap! Zira sen O'nu görmesen de O seni görür!5

Her nefsin yaptığı işin başında duranla (hiç bir şeyden haberi olmayan) bir mi? (Ra'd/33)

Allah'ın (kendisini daima) gördüğünü bilmiyor mu (o)?(Alâk/14)

Şüphesiz Allah, sizin üzerinize de gözetleyicidir.(Nisa/l)

Emanetlerine ve verdikleri söze riayet ederler, şahidliklerini yaparlar. (Meâric/32-33)

5.Murâkabe'nin Hakîkati ve Dereceleri

  • katip

Murâkabenin hakîkati Rakîb'i (murâkabe edeni) gözetmek ve himmetini tamamen ona çevirmektir. Başkasından ötürü herhangi bir işten sakınan bir kimseye 'Filan adamı murâkabe edip onun tarafını gözetti' denir. Bu murâkabeden gaye: kalbin bir durumudur. O durum, marifet çeşitlerinden birinin meyvesidir. Azalarda ve kalpte birtakım ameller meydana getirir.

Hal'e gelince o kalbin, rakibi (murâkabe edeni) gözetmesi, onunla meşgul olması, ona iltifat etmesi, onu mülahaza etmesi ve ona dönmesidir.

Bu hali meyve olarak veren marifet, Allah'ın kalplerdeki gizliliklere muttali olduğunu, kulların amellerini murâkabe ettiğini, her nefsin yaptığını tesbit etmek suretiyle o nefsin üzerinde kâim olduğunu bilmektir. Allah hakkında bedenin görünür kısmının insanlara açık olduğu gibi hatta bundan daha açık bir şekilde kalbin sırlarının Allah'a açık olduğuna inanmaktır. İşte bu marifet yakîne dönüştüğünde yani şüpheden uzak olduğunda kalbe galebe edip kalbi kontrol altına alır. Evet ölümü bilmek gibi birtakım ilim vardır ki içinde şek ve şüphe olmadığı halde kalbe galebe çalmaz. Marifet bu şekilde kalbi istila ettiğinde, kalbi murâkabe edenin yö-nüne çeker, kalbin himmetini murâkabe edene çevirir!

7 Hz. Peygamberin Merhameti ve Hoşgörüsü

  • gencc

Hz. Peygamber, insanların en halîmi ve kudretlisi olmakla beraber herkesten daha fazla affetmeyi seven bir zattı. Hatta bir savaşta Hz. Peygamber'e altın ve gümüşten gerdanlıklar getirildi. Onları muharip ashâbı kirâm arasında taksim etti. O esnada bedevilerden biri ayağa kalktı ve şöyle haykırdı:
-'Ya Muhammed! Allah'a yemin ederim, eğer Allah sana adaleti emretmişse ben seni adaletle hareket eder görmüyorum!'
Bunun üzerine Hz. Peygamber:
-'Sana rahmet olsun! Acaba benden sonra senin hakkında kim adâletli hareket edebilir?'
Bedevî kalkıp giderken Hz. Peygamber ashabı kirâma şöyle demiştir:

8 Hz.Peygamber'in Hoşlanmadığı Hususlardaki Hoşgörüsü

  • gencc

Hz. Peygamber (s.a), ince derili (hayâ sahibi) zâhir ve bâtını lâtif bir zattı.(195) Öfkeli veya sevinçli olduğu yüzünden anlaşılırdı.(196)Öfkesi şiddetlendiği zaman, sakalını çokça sıvazlardı.(197)Kerih gördüğü birşeyle hiç kimse ile konuşmazdı. Bir ara huzuruna, sırtında sarı bir elbise bulunan bir kimse girdi. O, sarı elbiseyi hoş karşılamadığı halde, adama birşey söylemedi. Adam gittikten sonra, orada bulunan bazı zevata'Keşke bu adama söyleseydiniz! Bu sarı elbiseyi giymeseydi'dedi.(198)

Bir bedevî Hz. Peygamber'in hazır bulunduğu bir zaman, mescidde işedi. Ashabı kirâm adamı kovup atmak isteyince Hz. Peygamber (s.a) onlara şöyle hitabetti:'Adamın işini yarıda kesmeyin!' Sonra bedeviye dönüp dedi ki:'Bu mescidler pislik ve tuvalet yapmaya uygun değildir'.Başka bir rivayette 'yaklaştırınız, ürkütmeyiniz'diye gelmiştir.(199)

5.Murâbete'nin Üçüncü Makamı Olan Muhâsebe-i Nefs

  • katip

Biz önce muhâsebe'nin faziletini, sonra hakîkatini zikredelim Nefsi Hesaba Çekmenin Fazileti
Ey iman edenler! Allah'tan korkun ve kişi yarın için ne (yapıp) göndermiş olduğuna baksın!
(Haşr/18)

Bu ayet, geçmiş ameller üzerinde muhasebeye işarettir. Bu nedenle Hz. Ömer (r.a) şöyle demiştir: 'Hesaba çekilmeden önce nefislerinizle hesaplaşın! Tartılmadan önce tartın!26
Haberde şöyle vârid olmuştur: Hz. Peygamber'e bir kişi gelip dedi ki: 'Ey Allah'ın Rasûlü! Bana nasihat et!' Bunun üzerine Hz. Peygamber ona şöyle sordu:
- Nasihat kabul eden bir kişi misin?

7.Amelden Sonra Muhâsebe-i Nefs'in Hakîkati

  • katip

Kulun, günün başlangıcında hakkı tavsiye etmek üzere nefsiyle anlaştığı bir vakti olduğu gibi günün sonunda da bir saati olmalıdır ki o saatte nefsi muâhaze etmeli, durumlarını muhasebeye çekmelidir. Nitekim dünyada, tüccarlar ortaklarıyla her sene veya her ay veya her gün bu şekilde hesap görürler. Tüccarlar dünyaya harîs olduklarından ve ellerinden kaçması kendileri için daha hayırlı olan bir şeyin kaçmasından korktuklarından dolayı böyle yaparlar. Oysa o dünyalığı elde etseler bile, ancak az bir müddet ellerinde kalabilir. O halde, akıllı bir kimse ebedî saadet ve şekavetin tehlikesiyle ilgili olan konularda nefsini nasıl hesaba çekmez? Bu umursamamazlık ancak gaflet, mahrumiyet ve az tevfîke mazhar olmaktan kaynaklanır. Böyle bir felaketten Allah Teâlâ'ya sığınırız.

9 Hz. Peygamber'in Cömertliği

  • gencc

Hz. Peygamber (s.a) insanların en cömerdiydi.(201)Hz. Peygamber Ramazan'da esen rüzgâr gibiydi. Hiçbir şeyi yanında tutmazdı. Hz. Ali Hz. Peygamber'i vasıflandırırken şöyle derdi: 'Vermek bakımından insanların en cömerdi, göğüs bakımından da insanların en genişi... Dil yönünden insanların en doğrusu.... Sözüne sahip çıkmak yönünden insanların en sadığı... Tabiatı insanların en yumuşağı... Muaşeretçe insanların en şereflisi idi. İlk olarak gören ondan korkardı. Onunla sohbet eden onu severdi'.(202)

Hz. Peygamber'i öven bir zat der ki: 'Ne ondan önce, ne de sonra ona benzer kimseyi görmedim. İslâmiyet'e aykırı olmamak şartıyla kendisinden istenilen şeyi verirdi'.

10 Hz. Peygamber'in Şecaati

  • gencc

Hz. Peygamber (s.a) insanların en kahramanı ve en şeciî idi.(206)Hz. Ali der ki: Bedir gününde biz Hz. Peygamber'e sığınıyorduk. O düşmana en yakınımız idi.(207)Bedir gününde kahramanlık bakımından en şiddetlimizdi.

Yine Hz. Ali şöyle demiştir: Savaş şiddetlendiği ve ordular karşı karşıya geldiği zaman, biz Hz. Peygamber'e sığınıyorduk.Bizden hiç kimse Hz. Peygamber'den daha fazla düşmana yakın olmazdı.(208)

Hz.Peygamber(s.a) az konuşur, az muhavere ederdi. Ashabı kirâma harbe hazırlanmak emrini verdiği zaman, kendisi de hazırlanıyordu.Kahramanlık bakımından insanların en şiddetlisiydi.(209) Kahraman o kimseydi ki, harpte Hz. Peygamber'e yakınlaşıyordu.Çünkü Hz. Peygamber düşmana yakındı.(210)

8.Murâbete'nin Dördüncü Makamı Olan Kusurlarından Ötürü Nefsi Kınamak

  • katip

Kişi nefsini hesaba çektiğinde günah işlemekten ve Allah hakkında kusur yapmaktan nefsi sağlam değilse, onu ihmal edip başıboş bırakması uygun değildir; zira eğer kişi nefsini ihmal ederse, günahları işlemek nefis için kolaylaşır. Nefis, günahlara alışır. Artık bir daha onu günahtan menetmek zorlaşır. Bu da nefsin helâkine sebep olur. Nefsi kınaması ve cezalandırması uygundur. Bu bakımdan şüpheli bir lokma yediğinde, karnı aç bırakmak suretiyle onu cezalandırmalıdır. Mahrem olmayana baktığında gözünü bakıştan menetmek suretiyle cezalandırmalı ve böylece bedeninin her azasını şehvetten menetmek suretiyle cezalandırmalıdır. Ahiret yolunun yolcuları bu âdete sahip idiler.