Abdulhamit Kahraman

Haya'nın Erimesi

Haya; Özü fıtratta olan, insana imanla birlikte verilen, iman arttıkça kendiside ve etkisi artan, iman azaldıkça, kendisi ve etkiside azalan bir örtüdür. Haya, insanı insan eden, insanı olgun eden bir duygudur. Haya insanın manevî süsü, Allah'ın insanda görmek istediği en güzel haldir.

Haya, aynı zamanda Allah'ın insanda görmek istemediği her türlü kötü huydan da uzak durmak, arınmaktır.

Hz. Peygamberin (sav) hayaya çok ehemmiyet vermiş ve "Haya imandandır" demiştir (Buhari)

Birşey imandan ise, onu korumak esasında imanı korumaktır. Aynı zamanda onun yıpranması ve erimesi, imanın yıpranması ve erimesi anlamına gelir. Dolayısı ile hayanın çokluğu imanın güçlülüğüne, hayanın zayıflığı ise imanın zayıflığını gösterir. Yine Efendimiz, "Utanmıyorsan dilediğini yapabilirsin" (Buhari) hadisi, hayanın yani utanma duygusunun bizi birçok yanlıştan ve batıldan koruyacağı haber veriyor. Utanma duygusu insanı tutan en erdemli duygudur. Bu duygu erimeye başlamış ise, müminlerde önce yanlışta normalleşme, sonra yaptığının doğruluğuna inanma, sonra onu savunma ve daha sonrada onun bir inanç ve iman haline getirme duygusu yer alır. Demek ki hayanın korunması sonuç itibariyle imanın ve onun uzantısı olan amellerin, ama aslında ahiretin korunması anlamına gelir. Ümmet içersinde ilk öne kalkacak duygulardan bitaneside hiç şüphesiz haya duygusudur. Bir insanın iman etmeden önceki hayatında, eğer fıtratıda bozulmuşsa utanma duygusunu onda bulmak münkün değildir. Ancak iman kişinin içine aktıkça, ona imanla birlikte haya duygusuda verilir ki imanını korusun, onu güzel bir elbise gibi üstüne örtsün.